Öncelikle aşağıdaki Yargıtay kararını paylaşmak istedim.Çünkü son dönemlerde çok sık karşılaştığımız bir durum haline gelmeye başladı. Özellikle diğer Yargıtay kararlarında fotoğrafların tümü eser niteliğine haiz olup eserin izinsiz yayınlanmasının maddi ve manevi zararları üzerine konuşmuştuk. Bu Yargıtay kararında ise eser niteliğine haiz olmayan fotoğrafların Fikir ve Sanat Eserleri kanunu kapsamında değil, Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil edip etmeyeceğini inceliyoruz.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2017/150
Karar Numarası: 2017/6231
Karar Tarihi: 13.09.2017
Dosya kapsamından sanık ile katılanın ilişkilerini 2012 yılı eylül ayına kadar sürdürdükleri ve beraber oldukları dönemde çektirdikleri fotoğrafların facebooka konulma tarihi tam olarak tespit edilemese de, tarafların beraber oldukları dönemde sanık tarafından kendisine ait facebook sayfasına konulduğu ve o dönem itibariyle katılanın buna itirazda bulunmadığı, katılanın beyanıyla, kendisinin eylül ayında sanıktan ayrılmak istediği, ancak sanığın birlikteliği devam ettirmek istediği, 2012 yılı ekim ayında katılanın, sanığın kendisini tehdit ettiği iddiasıyla, katılan hakkında suç duyurusunda bulunduğu, ancak daha sonra tehdit eylemiyle ilgili katılanın şikayetinden vazgeçtiği, daha sonra katılan tarafından 12/12/2012 tarihinde de, bahse konu fotoğrafların halen sanığın facebook sayfasında paylaşıldığı iddiasıyla şikayette bulunduğu ve iddianamede de belirtildiği üzere, şikayet tarihi itibariyle fotoğrafların sanığın facebook sayfasında bulunduğunun belirtildiği, sanığın savcılıkta verdiği ifadesinde de, 2012 yılının aralık ayı sonunda bahse konu fotoğrafları kaldırdığı dikkate alındığında, şikayet tarihinden önce katılanın sanığı tehdit suçu nedeniyle şikayet etmesi ve sanığın katılana gönderdiği mesaj bölümünde “o resimlerde benim, ister koyarım face’me ister koymam kimseye de hesap vermem sen de bunu böyle bil.” şeklindeki mesajı da göz önünde bulundurularak, katılanın sanıktan eylül ayında ayrılmak istediğinin kabulü gerektiği ve bahse konu fotoğrafların katılanın rızasıyla sanığın kendi sayfasında paylaşılsa da, katılanın fotoğrafları kaldırması isteminde bulunduktan sonra katılanın rızasından bahsedilemeyeceği ve sanığın fotoğrafları kaldırması gerektiği halde kaldırmadığı, fotoğrafların facebook isimli internet sitesine konulma tarihinin bir önemi bulunmadığı, önemli olan hususun şikayet tarihi itibariyle katılanın rızasının devam edip etmediği ve fotoğrafların facebookta bulunup bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın katılanla yanyana çekilenfotoğrafını facebookta yayınlaması eylemine uyan TCK’nın 134/2-1.cümle gereğince cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, ‘sanığın katılanla beraber çekilmiş olduğu fotoğrafın facebook isimli internet sitesine yüklediği tarihin tam olarak tespit edilemediği, yani katılanla ayrıldıktan sonra rızası dışında yükleyip yüklemediğinin tam olarak tespit edilemediği’ gerekçesiyle oluşa ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmiştir.
İddiaya konu sanıkla mağdur arasındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu gösteren fotoğrafların, daha önce mağdurun rızasına uygun olarak facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımlanmış olması karşısında, bu fotoğraflar, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte görüntüler olarak kabul edilemeyeceğinden, sanığın, mağdura ait kişisel veri niteliğindeki fotoğrafları, mağdurun rızasına aykırı şekilde yayımlamaya devam etmesi biçiminde sübut bulan eyleminden dolayı TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi kanuna aykırıdır.
İNCELEME :
Olaydaki çift daha önceden arkadaştır ve çiftlerden biri diğeriyle olan fotoğraflarını zamanında sosyal medya üzerinden paylaşmıştır. Paylaşılan bu fotoğrafa her ikisinin de izni vardır. Çiftin ayrılması üzerine diğeri, sosyal medyadan bu fotoğrafların kaldırmasını ister ancak kaldırılmaz. Bunun üzerine özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan savcılığa şikayette bulunur. Şikayet neticesinde yapılan yargılama sonunda fotoğrafların hangi tarihte konulduğunun tespiti net şekilde belirlenemediğinden, “şüpheden sanık yararlarlanır kuralı” gereğince sanık beraat etmiştir. Yargıtayın görüşüne göre; çiftin fotoğrafları daha önceki tarihlerde izin alınmış bir şekilde konulmuş olmasına rağmen artık mağdurun bu izni vermemesi, fotoğrafları kaldırması gerektiğini söylemiş olması suçun oluşması için yeterlidir. Mağdurun izni olmadığı, aralarındaki mesaj içeriklerinden dosyaya sunulan delillerden tespit edilmiştir. Bu durumda fotoğrafın hangi tarihte konulduğunun önemi olmaksızın mağdurun artık fotoğrafların kaldırılması yönünde talepte bulunması, artık onay vermediğini göstermektedir. Bu durum suçun unsurları açısından önem taşımaktadır. Peki burada hangi suç gündeme gelecektir? “Özel hayatın gizliliği suçu” mu yoksa “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu mu? Mağdur durumda olan kişi fotoğrafların facebook adlı sosyal medya platformunda paylaşılmasına başlangıç aşamasında izin vermiştir. Bu fotoğraflar artık özel hayat kapsamında değil kamuya mal olmuş nitelikte fotoğraflardan sayılacaktır. Fotoğrafların daha sonradan kaldırılmasının istenmesi de yine bu suçun oluşmasına sebebiyet vermeyecektir. Çünkü fotoğraflar artık özel hayat kapsamında düşünülmeyecektir. Bu durumda “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu gündeme gelecektir. Suçun içeriğinde geçen “hukuka aykırılık” burada onay veya izin mekanizmasını çalıştırmaktadır. Veriler artık bir kişinin onayı olmadan sosyal paylaşım sitesine verilmiş demektir. Suçun içeriğinde geçen veriyi her türlü bilgi, belge, fotoğraf vs olarak gösterilebilir.Yerel mahkeme fotoğrafın hangi tarihte konulduğunu tespit etmek ile ilgilenmiş, Yargıtay ise fotoğrafın konulduğu tarih hangi tarih olursa olsun o tarihte mağdurun onayı olduğunu, zaten bu tarihin artık önemli olmadığını, üzerinde durulması gereken noktanın mağdurun izninin sona erip ermediğini araştırmak gereceği yönünde görüş bildirmiştir. Yargıtayın da bu kararı tartışılabilir niteliktedir.
Bilgi olması amaçlı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesini burada eklemek istiyorum.
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeMadde 136- Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Nitelikli haller Madde 137- Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların; a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Bu zamana kadar eser niteliğine haiz olan fotoğrafların izinsiz yayınlanması/paylaşılması/çoğaltılması üzerinde durmuştuk. Bu Yargıtay kararı ile aslında günlük hayatta hepimizin başına gelme ihtimali olan bir konu üzerinde durmak istedim. Artık hepimizin bir sosyal medya hesabı var ve bazen maalesef ki fotoğrafları hiç düşünmeden paylaşabiliyoruz. Bu konunun önemini farkettirebilmek ve eğer ki karşılaşırsak artık hangi suçtan şikayette bulunabileceğimizi, bu konuda Yargıtayın görüşünü bildirmek istedim. Umarım faydalı olmuştur.
15 Ağustos 2019 - www.arthenos.comAv.Fulden ELVERİR
Sayfayı okumak için tıklayınız >