Fotoğraf çekerken haklarımızı, yükümlülüklerimizi ne kadar biliyoruz nelere dikkat ediyoruz ya da yasal olarak neleri ihlal ediyoruz? Tüm bu sorulara cevap bulabilmek adına geçtiğimiz aylarda Yargıtay kararlarını incelediğimiz biz yazı dizisi başlatmıştım. Şimdi yeni bir Yargıtay kararını gelin birlikte inceleyelim.
Yargıtay kararında öncelikle davacının talepleri, ardından ihlalde bulunduğunu iddia ettiğimiz kişinin savunmaları ve ilk mahkemenin kararı bulunmaktadır. Mahkeme kararının ardından taraflardan birinin itirazları üzerine gidilen Yargıtay’ın nihai kararı bulunmaktadır. Yargıtay mahkeme üyelerinin arasında bir fikir ayrılığı olması halinde üyelerden bir kimse karşı oy vererek fikirlerini paylaşmaktadır.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2011/11-205
Karar Numarası: 2011/305
Karar Tarihi: 11.05.2011
Davacı vekili, müvekkilinin fotoğraf sanatçısı olduğunu, Mardin iliyle ilgili çalışmalarını ‘Taşın ve İnancın Şiiri Mardin” adlı kitapta toplayıp yayınladığını, davalının bu kitapta yayınlanan eser niteliğindeki fotoğraflardan bir kısmını izin almadan, bazılarını tahrif ederek iki ayrı lokantasında kullandığını, iki fotoğrafın da birbirlerinin içine geçirilerek kolaj yapıldığını, bunun profesyonelce gerçekleştirildiğini, bir fotoğrafın kullanım bedelinin yıllık 750 USD üzerinden FSEK 68 nci maddesi de dikkate alınarak 3.000 USD olduğunu ileri sürerek, toplam 18 fotoğraf için fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak şimdilik 18.000 USD maddi tazminat ile 5 Milyar TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yabancı para üzerinden dava açılamayacağını, fotoğrafların ayrı ayrı eser olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, FSEK’nun 68 nci maddesi uyarınca tazminat talep etme koşullarının bulunmadığını, müvekkilinin Mardin’li bir aileye mensup olduğunu, ticari bir amaç gütmeksizin fotoğrafları iş yerine astığını, FSEK’nun 38’nci maddesi uyarınca çoğaltmanın mümkün bulunduğunu, manevi tazminat istenemeyeceğini, bir yıllık kullanım olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıya ait eser niteliğindeki fotoğrafların davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığı, bu fotoğrafların bir vakıf adına çekilmiş olmasının bunlar üzerindeki mali hakların devredildiği sonucunu doğurmayacağı, fotoğrafçılar derneği tarafından bir adet fotoğrafın bedelinin 200 ABD Doları olduğunun bildirildiği, her ne kadar bilirkişi raporları çelişkiliyse de ikinci raporun FSEK’na uygun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 10.800 ABD Doları maddi tazminat ile 3 Milyar TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, döviz cinsindeki tazminatın tahsilinde BK’nun 83’ncü maddesi hükmün dikkate alınmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, eser niteliğindeki fotoğrafların izinsiz kullanıldığı iddiasına dayalı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, FSEK’na dayalı olarak açmış bulunduğu davasında davalının, izinsiz olarak müvekkiline ait 18 adet fotoğrafı işyerlerinde kullandığını ileri sürmüştür. FSEK’nun uygulanması için de öncelikle eser niteliğinde bir fikri ürünün mevcut olması gerekir. Anılan Yasanın 1’nci maddesinde eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri olarak tanımlanmıştır. Her fotoğraf, eser vasfında değildir. Bir fotoğrafın FSEK’nun 4’ncü maddesi uyarınca güzel sanat eseri olarak kabul edilebilmesi için, estetik değerinin bulunması gerekir. Fikri ürünün eser niteliğinde olup olmadığı hususu, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Bir fotoğrafın eser olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi görüşüne de başvurulmalıdır. Somut olayda davalının işlettiği iki ayrı lokantada davacıya ait 18 adet fotoğrafın kullanıldığı hususu uyuşmazlık konusu değildir. Davalı vekili, fotoğrafların eser niteliğinde olmadıklarını savunmuştur. Mahkemenin kararına esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişi, hukukçu ve aynı zamanda inşaat mühendisi olup, fotoğraf alanında uzmanlığı bulunmamaktadır. Nitekim raporunda da uyuşmazlığa konu fotoğrafların, kişisel tecrübelerine göre estetik özelliklerinin bulunduğunu açıklayarak bu yönün fotoğraf sanatçılarına inceletilmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmiştir. O halde, davalı vekilinin rapora yönelik itirazları da dikkate alınıp, fotoğraf sanatı alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak 18 adet fotoğrafın ayrı ayrı eser niteliğinde olup olmadıklarının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir hüküm kurulmazı gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle karar tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren bu gibi hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasının gerekmesine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.03.2008 gün ve 2008/11-262 E, 2008/260 K; 28.03.2007 gün ve 2007/11-154 E, 2007/168 K; 07.03.2007 gün ve 2007/11-94 E, 2007/113 K; 14.05.2008 gün ve 2008/11-392 E., 2008/377 K. sayılı ilamlarında da aynı hususların benimsenmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
İnceleme :
Davacı fotoğraf sanatçısı olup çekmiş olduğu fotoğrafları “Taşın ve İnancın Şiiri Mardin” isimli eserde topladığını, bu kitapta yer alan fotoğrafların bir kısmının izin alınmadan davalı tarafın lokantasında kullanıldığını hatta bir kısmının profesyonelce kolaj yapıldığını iddia ederek, izin alınmaksızın gerçekleştirilen bu eylem için maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise fotoğrafların lokantaya asıldığını kabul ettiğini, Mardinli bir aile olduğunu, ticari bir amaç gütmeksizin kullanıldığını bu nedenle tazminat talep edilemeyeceğini iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalının eyleminin Fikir ve Sanat Eserleri Kanununu ihlal ettiği gerekçesiyle davacı fotoğrafçı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Davalı lokanta sahibi tarafından itiraz edilerek dosya temyize gönderilmiştir.Yargıtay yapmış olduğu incelemede fotoğrafların eser niteliğinde olup olmadığının incelenmesinin önemli olduğunu, bilirkişi raporunu hazırlayan kişinin inşaat mühendisi olup fotoğraf alanında uzman olmadığını bu yüzden bir fotoğrafın eser niteliğinde olup olamayacağına karar veremeyeceğini belirterek yeniden bir rapor alınması gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir. Yerel mahkeme Yargıtay tarafından verilen kararı dikkate almayarak ilk vermiş olduğu kararda direnmiştir. Direnme kararına karşı davalı lokanta sahibi yeniden temyiz yoluna başvurmuş dosya bu sefer Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na tekemmül etmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu kararda direnme kararının bozulması yönünde görüş bildirmiştir. En nihayetinde dosya yerel mahkemeye dönecek ve yerel mahkeme tarafından fotoğraf alanında uzman bir bilirkişiden rapor aldırılarak karar verilecektir.
İncelemiş olduğumuz bu karar diğer tazminat davalarına benzer niteliktedir. Farkettiyseniz inceleme yaparken maddi ve manevi tazminatın miktarlarına özellikle dikkat çekmek istemedim. Üzerinde durmak istediğim nokta; diğer bir çok davada olduğu gibi mahkemelerde fotoğraf alanında uzman fotoğrafçıların bulunamamasından dolayı dosyadan tamamen bağımsız ve fotoğraf alanında uzman olmayan kişilerden rapor alınmasıdır. İnşaat mühendisini görünce şaşırmış ve hatta gülmüş olabilirsiniz. Ancak bu durum bizler için çok alışılagelmiş bir durum olduğundan artık şaşırmamaktayız. Elbetteki bir fotoğrafın eser niteliğine haiz olup olmadığını bir inşaat mühendisi bilebilecek durumda değildir. Bu durumda profesyonel olarak fotoğraf işi ile ilgilenen, bunun okulunu okumuş meslektaşları Adalet Bakanlığı Bilirkişi Daire Başkanlığı’na yönlendirmek gerekiyor. Bu durum daha önce aklınıza gelmiş miydi yapmak istediniz mi incelediniz mi bilmiyorum ancak biz avukatlar artık dosyalarımızda alanında uzman kişiler görmek istiyor ve bu konuda gerekli çabaları göstermeye gayret ediyoruz. Eğer sizler de bu konuda fikir edinmek, bilirkişi nasıl olunur şartları nelerdir diye fikir edinmek istiyorsanız bu siteyi ziyaret edebilirsiniz, geçtiğimiz Ocak 2019 yılına ait son güncel başvuru sayfasıydı. İzmir Adliyesinde 15 İş Mahkemesi, 45 Asliye Ceza Mahkemesi 27 İcra Dairesi olmasına rağmen 2 adet Fikir ve Sınai Haklar Mahkemesi olduğunu düşünürsek iş yoğunluğunun çok fazla olmadığını, bu konuda gerekli şartları sağlıyor iseniz (ya da şartları sağladığını düşündüğünüz başka kişiler var ise) başvurmanızda fayda olduğunu düşünüyorum. Çünkü biz avukatlar artık dosyalarımızı uzman kişilerin incelemesini istiyor ve daha fazla mağduriyet yaşamak istemiyoruz. Sizin gibi değerlere çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
08 Temmuz 2019 - www.arthenos.comAv.Fulden ELVERİR
Sayfayı okumak için tıklayınız >